İLK MASALIN
''Evvel zaman içinde kalbur saman içinde yemyeşil bir orman varmış. Aslanından
geyiğine, kuşundan kurbağasına, akrebinden sansarına, sırtlanından zürafasına
çeşit çeşit hayvan bu ormanda yaşarmış. Ancak günlerden bir gün, bu ormanda
pembe bir timsah doğdu. Kendine özgü rengi onun avlanmasını zorlaştırıyordu,
aç kalan timsah zamanla diğer hayvanlara alay konusu oldu. Diğer hayvanların
davranışları nedeniyle tek başına yaşamak zorunda kalan timsah hep hüzünle
doluydu. Ta ki çok tatlı küçük bir arkadaş edinene kadar, narin uçamayan bir kuş.
Kuş küçüktü ve ailesini kaybetmişti. Bu yüzden timsahın sırtına çıkıp kendince
uçmayı denedi. Tekrar tekrar timsahın sırtından atlayarak pratik yaptı. Günden
güne uçma denemeleri yapan kuş bir gün timsahın ağızının içinde uyuya kaldı.
Açlıktan sersem olan timsahın gözü döndü ve bir hamlede kuşu kanatlarından
ısırdı. Arkadaşını hemen ağızının içinden çıkardı ama artık çok geçti. Arkadaşı,
küçük kuş asla bir daha uçamayacak şekilde damgalandı. Timsah, üzüntüsünden
ağlamak istedi ama göz yaşları kuruydu. Ağlamak için bir bataklığı kurutacak
kadar su içen timsah sonunda başardı ve bir dere yatağı oluşturacak kadar
ağladı. Bir kere bile durmayı düşünmeden, tek sahip olduğu dostuna affedilemez
bir zarar verdiğini bilerek ağladı. Sular sel oldu, timsah durmadı. Timsah açtı,
dışlanmıştı ama onu seven biri vardı, neden böyle olduğunu anlamadı, neden
sürekli kendisinin başına böyle şeyler geldiğini bilmeden ağladı. Bir daha da
bilemeyecek hale gelene kadar, kendi göz yaşlarında, uçamayan arkadaşını da
kendisiyle beraber boğacak kadar ağladı. Kimse o günden sonra timsah ve kuşu
bir daha görmedi ama timsahın göz yaşlarından oluşan dev su yatakları ormanı
olduğundan on kat belki de yüz kat bereketli bir yer haline getirdi. Çiçekler açtı,
böcekler toplandı, kışın soğuğuna göğüs geren meyveler yetişti ve hiç kimsenin
aç kalmayacağı kesinleşene kadar binlerce ekin büyüdü. Etçili, otçulu, hepçili
hepsi beraber timsahın göz yaşlarından olan gölde buluştu. Beraber, neden
yaşadığını bilmeden göçüp giden bir timsahın oluşturduğu güzelliğe hayran
kaldılar. Ancak hala var olsaydı timsah hayatlarının anlamının bir etki bırakmak,
bir hatıraya dönüşmekten ibaret olduğunu anlayabilirdi. Eğlendiler, güldüler,
sevindiler. Onlar da tüm bunlara sebep olan timsahın yanına zamanla gittiler.''
(Genç yaşta kalıtsal bir hastalığa yakalanıp yazar olma hayalinden mahrum kalan
anonim bir çocuk için yazılmıştır. Pembe bir timsahının olmasını, diğer timsahlar
tarafından dışlansa bile o pembe timsahla arkadaş olacağını söyleyen çocuk
hastalığı nedeniyle 2006'da hayatını kaybetmiştir. Bir zamanlar var olduğun için
teşekkür ederiz.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder