Anne Ne Yaptın?
-Cahit Sıtkı TarancıAnne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?Senden istemiyordum ne tacı ne sarayıKarnında yaşıyordum kafiydi saadetim.Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün?Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı?Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün.Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı?Sütünden tatlı mıdır anne sanki bu hayat?Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi?El aç yalvar gündüze geceye boyun uzatBu uğurda bir ömür çürütmeye değer mi?Karnında yaşıyordum kafiydi saadetimAnne istemiyordum ne tacı ne sarayıAnne karnında fazla yaramazlık mı ettim?Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Bu yazıyı anneme yazıyorum. Sevdiğim insanlarla onları ne kadar sevdiğim hakkında konuşmuyorum. Sinir bozucu derecede çocukça ama herhalde insanlar çocuk olmayı bıraktığını düşündükten sonra sözde ''zayıf'' görünmek istemiyorlar. Özellikle de saygı duyduğu insanlara karşı bunun var olması mümkün. Ama bugün maalesef anlatacağım şey bu değil ve hala nasıl yazacağım konusunda düşünmek için bunları zırvalayarak zaman kazanmaya çalışıyorum. Ama merak etmeyin, yazacağım. Benim bir annem var. Beni bütün hayatım boyunca büyütmesine rağmen nasıl biri olduğunu daha yeni yeni öğreniyorum. Bu tanıştığım insanların hepsi için hemen hemen geçerli bir şeydi ama bu kadar yakın olduğum bir insanı bile ne kadar az tanıdığımı fark ettiğimde çok daha büyük bir şey fark ettim. Var olmamın sebebi olan bir insan var. Çok, çok az tanıdığım ama benim hakkımda da bir o kadar çok şey bilen biri. İlk özlediğim, ilk uğruna ağladığım kişi. Müteessir olmasından gerçekten korktuğum, mutlu görmek istediğim bir kişi. Bunu ona söyleyince anlaşılıyor muyum bilmiyorum. Ama annemi çok seviyorum. Bu yazıya üzücü gelecek bir şiirle başladıysam özür dilerim. Sadece bir insan yetiştirmeye karar vermenin ne kadar ağır bir yük olduğunu bildiğimi anlatmak istedim. Herkesin ailesiyle bağları güçlü değil. Canınız istediğinde sarılabilecek kadar yakın olmadığınız bir anne, evlat ilişkisi nasıl bilmiyorum ve bilmek istemiyorum. Annem beni doğurduğu için yaşıyorum ve hayat o kadar ilgi çekici değil bunu da biliyorum. Ama zaten ilgi çekici olmasının gerektiğini düşünmek bencilce diye düşünüyorum. Hayatı ciddiye almayın, çünkü göçüp gittiğinizde elinizde bu hayattan kalan hayati hiçbir şey olmayacak. Ben bir gün daha yaşamak istiyorum çünkü yarın ne olacak merak ediyorum. Hayat bu kadar basit, birkaç dakika daha yaşarsam neler görürdüm, neler deneyim ederdim, nasıl insanlarla tanışırdım diye düşünmekten bile mutlu oluyorum. Ama bu yazının konusu olan annemi devamlı olarak yorulmuş ve sinirlenmeye değmeyecek insanlara sinirlenirken görüyorum. O, kendi ailesi hakkında ne düşünüyor bilmiyorum. Bana anlattığı kadarıyla ve kendi görüşümle aile ilişkileri göründüğünden çok daha karmaşık. İşte tam da bu yüzden ben de affetmek ve en çok da affedilmek istiyorum. Yapmak istediğim bir şeyi yapmadığım için kendime kızmak istemiyorum. Zaman herkes için aynı ilerliyor olsa bile kendimi zamanı suçlarken buluyorum. Hemen geçsin istediğim kalp kırıcı anlar kadar zamanın durup en azından bir asır boyunca ilerlememesini istediğim anlar yaşanıyor. Böyle sadece bana ait serairle dolu anlar yaşayabilmeme sebep olan bir aileye küstahlık edemem. O kadar fazla şey düşünüyorum ki bir şey yazarken diğerler düşüncelerimin hepsi ölüyor, beni anlamanızın tek yolu ya da benim size kendimi anlatmamın tek yolu bir şekilde ben olup her şeyi nasıl gördüğümü bilmekten geçiyor. En çok da birilerine sinirlendiğimde hayat çok güzel gelmeye başlıyor. Öfkemin yerini yavaş yavaş hayranlık aldığında, bir gün benim de öleceğimin korkusu bedenime hakim olurken korkularımın yerini yaşanmışlığın getirdiği sevgi alıyor. Hiçbir şey hissetmediğimde, hiç kimseye bir kinim kalmadığında uçan bir böceğe veya ağaç yapraklarına bakınca ne düşünüyorsunuz zerre fikrim yok. Bu yazının merkezi benim, anlattığı şey benim, bunu anladığımı düşündüğüm için için genelde soyut şeylerden bahsederek yazımı anlamayı zorlaştırmak istiyorum. Hemen anlaşılmak istemiyorum. Buraya ''sözler'' değil ''ibareler'' yazmak istiyorum. Anlamak istiyorum. Daha çok bilmek ve değerlendirmek istiyorum. Yazımın ana temasının benle hiçbir alakası yokken bile açgözlü bir canavar gibi kendi düşüncelerimi yayarken buluyorum. Arada bir gerçekten ne kadar da az şey bildiğimi düşündüğüm oluyor. Bu yüzden anlaşılmaktan önce anlamak istiyorum. İnsan görmeyi seviyorum. Her zaman değil, ama sevmediğim insanların bile ne için bir güne daha uyandıklarını bilmek istiyorum. Bilmek, yazmak, görmek, konuşmak, duymak, yemek yemek, uyumak, büyümek ama aynı zamanda hep genç kalmak, ölmemek, sevmek ve sevilmek istiyorum. Tanınmak ve anlaşılmak değil tanımak ve anlamak istiyorum. Bir gün daha yaşamak, bugünün ne getireceğine boyun eğmek istiyorum. Şu an çok ferah hissediyorum. Aç hissediyorum, övülmek için bir açlık değil. Bu hisleri daha ne kadar hissedebileceğim hakkında bir merak beni acıktırıyor. Nasıl bir insan gibi görünüyorum asla bilemeyeceğim. Biri bana detaylıca benim hakkındaki görüşlerini anlatmadıkça bilemeyeceğim. Kimi kandırıyorum ki ? Muhtemelen biri bana beni en ince ayrıntıma kadar anlatsa bile reddedip gözden kaçırdığı bir kaç nokta olduğunu düşüneceğim. Hata yapmak istiyorum, bu bloğu annem okusa bile insan olduğumu hatırlaması için bir kaç yerde boş sözler söylediğimi düşünmesini istiyorum. Çünkü gerçeğin aramızdaki samimiyet olmadan aktarılamayacağını ve bir insan için en değerli olan şeylerden birinin hatalarına gülüp geçebilmek olduğunu düşünüyorum. Bana karşı hiç yanlış bir hareketi olmadığını düşündüğüm bir insanın varlığı tanık olmasaydım imkansız gerebilirdi. Muhakkak sana kızdığım olmuştur ama merak etme öyle tatsız anlar şu an aklıma bile gelmiyor.
Annemi bir gün bile görmediğimde yaşadığım vuslat özlemini aktarmak için envaiçeşit kelime düşünüyorum ancak karar veremiyorum. Geliştiğim yerin ebeveynlerimin kurduğu yuva olduğunu bilmek benim için yeter de artar bile. Bu sadece bizim evde tezahür ettiğini sandığım küçük bir iklim ve beni sımsıcak tutuyor. Annemi sevdiğimi söylemek benim için kesinlikle zor değil, ama annemi neden sevdiğimi söylemek çok zor. Başka bir ailede doğsaydım ailem ile aynı seviyede bir bağ kurabilir miydim bilmiyorum ve aslına bakarsanız bunu bilmek bile istemiyorum. Sadece annemi anlatamam, ama annemin benim düşünme şeklimi nasıl etkilediğini anlatabilirim. Kendimi anlatmadan annemi anlatamam. Eğer bu annemi tatmin etmiyorsa bilsin ki annemi anlatmadan da kendimi asla ama asla anlatamam. Şu an yollarda taşıdığım vücudun ve bu vücudun içinde gelişen kişinin kayda değer bir kısmını anneme borçluyum. Teşekkür ederim anne. Var olduğun için de, var olmama vesile olduğun için de minnettarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder