11 Kasım 2024 Pazartesi

İNTİHAR

    

                                                                    İNTİHAR

          Dünleri unutmaya başladın. En ufak hatanda kendini tartaklamaya başladın. Güle

güle anlattığın düşlerinden uzaklaşmaya başladın. Kendinle ettiğin kavgalar boğazına

bir gece vakti yapışıyor sanki. Kafanı kaldırıp baksan da bir kişiyi bile göremezsin kapında.

Korkarsın, herkes korkar. Ya yarın gömülürsen ? Saçmalama, niye kendi elinde olan bir şey 

için korkarsın ki ? Yarın hava nasıl öğrenebilme kararı senin. Ama her gün hep bir aynı, hep 

tahrip ediyor seni. Ne olacak yarınki havayı da bilmesen ? Kırgınsın, evet kırgınsın. En çokta 

bugünlere kırgınsın. Yarınla bir derdin yok aslında, ama dünler öyle üzmüş ki seni bugünü 

yaşamıyorsun aklın hep  yarında. Sabahta, öğlende aklında tek bir düşünce lanet bir kral gibi 

tepende. Nereye baksan tanıdık bir sima ararsın, nereye baksan seni kurtaracak birini ararsın. 

Pes etmekten bile korkuyorsun artık. Kabullenmek kolay geliyor ama bir o kadar da zor. 

Pişman olacak bir anın olmamasından korkuyorsun. Sen de biliyorsun ben de biliyorum. 

İnsanlar da umurunda değil artık. Gözlerini parlatan şeyler bile bir bir uzaklaşıyor senden. Ne 

duruyorsun o zaman ? Koşup yetişsene iyice uzaklaşmadan. Yürüyerek hayat mı geçer, böyle 

hiçbir şeyin kıymetini bilmeden ? Kusura bakma ben koşmayacağım. Ama  söz senin 

arkandayım.  Sevâhilin orada oturdum duruyorum. Merak etme ben kimseyi beklemiyorum

Sen git, senin yetişeceklerin var. Ben belki çok susayan varsa akıp gitmesin diye buradayım.

 Sen  git.  Senin yolun epey uzun. 

      Hala buradasın demek. Ne zaman öleceğini bilmemekten mi korkuyorsun ne zaman

öleceğine kendin karar verme yetkin olduğundan mı ? Özgürlük mü seni korkutan ? Her

şeyin senin seçimine bağlı olması mı seni korkutuyor ? Kimsenin kimse için yaşayacak hali

yok ya, istiyorsan istediğini yap. Bazen ölümdedir merhamet ama başka bir ülke görüyorsan

orayı, sakın kendine zarar vereyim deme. Kapat şimdi gözlerini, kısacık bir köprüdesin, öyle

 kısa ki zıplasan karşıya geçeceksin. Ama korkuyorsun, zıplayamayacaksın orası kesin. Ama

yürüsen de düşeceksin. Güvenmiyorsun çünkü iplere, iplere sırtını yaslamadan geçmen lazım.

Şöyle güzel bir koşarak ! Bu koşuyu karşıya yaparsan düşersin ama cesur düşersin, eğer bu

koşuyu arkana doğru yaparsan kendini güvence altına almış olursun, kimse neden karşıya

geçmedin diye sormaz o kısa köprüden. Ama ya durursan ? Ne karşıya geçersen, ne de vaz

geçersen elinde ne kalır ki ? Oturur beklersin orada, benim gibi bir ırmağın yanında oturursun.

Karşıda ne var bilmiyorum, tek bildiğim şey arkanda ne olduğu, arkanda bazen seni sıkacak

bazen karşıya geçip kurtulmanı isteyeceğin bir yer var. Ama sevdiğin, sevmediğin her şey yine

orada. Gelirsin, gelmezsin, sen bilirsin. Arkandaki yer adil değil evet, bazılarına daha güzel

doğuyor güneş. Ama karşıda güneş bile olduğu şüpheli, karşıya geçecek kadar cesursan bile

cesaretin boşa gidebilir. Yapacağın yanlış bir seçim yok, çünkü bu köprünün önüne kadar 

geldikten sonra yanlış ve doğrunun bir önemi kalmıyor. İster geç, ister geçme. Ama arada 

kalırsan iki seçim de senin için yanlışa dönüşecek.

     Bazıları saçma bulur yaşadıklarını, düşündüklerini. Akıl erdiremez neden böyle yapar 

insan diye. Boş laflar savurur bıyık altından. İllet ettirecek laflar. Çoğuna karışmazsın geçersin,

üzülmeye değer değil diye düşünürsün. Ama bitmiyor o laflar. O laflar hep yanında, sevdiğin

sözleri bastırarak dolduruyor kafanı bir dam üzerinde çenesini tutamayan bin karganın sesi

gibi ! Ama sen zaten biliyorsun bunları, senin duymak istediğin şey kendi söylediklerin.

Zaten bildiklerin değil, benim anlattıklarım değil. Bundan bile korkuyorsun biliyorum. 

Çözümün başkasında olmadığını bilmekten öyle korkuyorsun ki, bozuk musluklara dönüşüyor

gözlerin. Peki kalbin ? Sanki ciğerlerin iki kötü adam, kemiğin de kalbine batan bir çuvaldız !

Dur bekle, daha değil, bahçeyi kim sulayacak diye söylenir beynin. Tüm acın toz olur bir anda.

İçten bir gülme tutar, miden taklalar atar. Az önce düşündüğün her şey absürt gelir sana.

Tutamazsın dudaklarını, ellerin bile kapatamaz o koca ağzını, gözyaşın vardır yine ama bu 

sefer gülmekten ! Kulaklarına kadar uzanır o ağzın, normalde ''ya şimdi çirkinsem'' diye içini

yiyen düşüncelerin uçar gider. O gece de geçer, hem de güle güle geçer. Merak etme o yüzden.

En acı günler de diğerleriyle eşit sürede biter. Daha ne dikiliyorsun başımda ? Bu yazı da 

bitti anlatacaklarım da. Ne dedim ben demin ? Ben çok susayanlar şu koca nehre atlamışsa

diye ellerinden tutayım diye buradayım. Kimsenin kurtulmak için iki dala ihtiyacı yok. 

Sen git. Senin yolun epey uzun.

                                                                                                                 Kendini Öldürme(302-306)

                


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2025

  Hemen anlatmak istediğim şeyin içine girmek istemiyorum. Biraz soluk almanıza müsaade etmem gerek. Öncelikle 2025 hakkında genel bir şeyle...