İNTİHAR
Dünleri unutmaya başladın. En ufak hatanda kendini tartaklamaya başladın. Güle
güle anlattığın düşlerinden uzaklaşmaya başladın. Kendinle ettiğin kavgalar boğazına
bir gece vakti yapışıyor sanki. Kafanı kaldırıp baksan da bir kişiyi bile göremezsin kapında.
Korkarsın, herkes korkar. Ya yarın gömülürsen ? Saçmalama, niye kendi elinde olan bir şey
için korkarsın ki ? Yarın hava nasıl öğrenebilme kararı senin. Ama her gün hep bir aynı, hep
tahrip ediyor seni. Ne olacak yarınki havayı da bilmesen ? Kırgınsın, evet kırgınsın. En çokta
bugünlere kırgınsın. Yarınla bir derdin yok aslında, ama dünler öyle üzmüş ki seni bugünü
yaşamıyorsun aklın hep yarında. Sabahta, öğlende aklında tek bir düşünce lanet bir kral gibi
tepende. Nereye baksan tanıdık bir sima ararsın, nereye baksan seni kurtaracak birini ararsın.
Pes etmekten bile korkuyorsun artık. Kabullenmek kolay geliyor ama bir o kadar da zor.
Pişman olacak bir anın olmamasından korkuyorsun. Sen de biliyorsun ben de biliyorum.
İnsanlar da umurunda değil artık. Gözlerini parlatan şeyler bile bir bir uzaklaşıyor senden. Ne
duruyorsun o zaman ? Koşup yetişsene iyice uzaklaşmadan. Yürüyerek hayat mı geçer, böyle
hiçbir şeyin kıymetini bilmeden ? Kusura bakma ben koşmayacağım. Ama söz senin
arkandayım. Sevâhilin orada oturdum duruyorum. Merak etme ben kimseyi beklemiyorum.
Sen git, senin yetişeceklerin var. Ben belki çok susayan varsa akıp gitmesin diye buradayım.
Sen git. Senin yolun epey uzun.
Hala buradasın demek. Ne zaman öleceğini bilmemekten mi korkuyorsun ne zaman
öleceğine kendin karar verme yetkin olduğundan mı ? Özgürlük mü seni korkutan ? Her
şeyin senin seçimine bağlı olması mı seni korkutuyor ? Kimsenin kimse için yaşayacak hali
yok ya, istiyorsan istediğini yap. Bazen ölümdedir merhamet ama başka bir ülke görüyorsan
orayı, sakın kendine zarar vereyim deme. Kapat şimdi gözlerini, kısacık bir köprüdesin, öyle
kısa ki zıplasan karşıya geçeceksin. Ama korkuyorsun, zıplayamayacaksın orası kesin. Ama
yürüsen de düşeceksin. Güvenmiyorsun çünkü iplere, iplere sırtını yaslamadan geçmen lazım.
Şöyle güzel bir koşarak ! Bu koşuyu karşıya yaparsan düşersin ama cesur düşersin, eğer bu
koşuyu arkana doğru yaparsan kendini güvence altına almış olursun, kimse neden karşıya
geçmedin diye sormaz o kısa köprüden. Ama ya durursan ? Ne karşıya geçersen, ne de vaz
geçersen elinde ne kalır ki ? Oturur beklersin orada, benim gibi bir ırmağın yanında oturursun.
Karşıda ne var bilmiyorum, tek bildiğim şey arkanda ne olduğu, arkanda bazen seni sıkacak
bazen karşıya geçip kurtulmanı isteyeceğin bir yer var. Ama sevdiğin, sevmediğin her şey yine
orada. Gelirsin, gelmezsin, sen bilirsin. Arkandaki yer adil değil evet, bazılarına daha güzel
doğuyor güneş. Ama karşıda güneş bile olduğu şüpheli, karşıya geçecek kadar cesursan bile
cesaretin boşa gidebilir. Yapacağın yanlış bir seçim yok, çünkü bu köprünün önüne kadar
geldikten sonra yanlış ve doğrunun bir önemi kalmıyor. İster geç, ister geçme. Ama arada
kalırsan iki seçim de senin için yanlışa dönüşecek.
Bazıları saçma bulur yaşadıklarını, düşündüklerini. Akıl erdiremez neden böyle yapar
insan diye. Boş laflar savurur bıyık altından. İllet ettirecek laflar. Çoğuna karışmazsın geçersin,
üzülmeye değer değil diye düşünürsün. Ama bitmiyor o laflar. O laflar hep yanında, sevdiğin
sözleri bastırarak dolduruyor kafanı bir dam üzerinde çenesini tutamayan bin karganın sesi
gibi ! Ama sen zaten biliyorsun bunları, senin duymak istediğin şey kendi söylediklerin.
Zaten bildiklerin değil, benim anlattıklarım değil. Bundan bile korkuyorsun biliyorum.
Çözümün başkasında olmadığını bilmekten öyle korkuyorsun ki, bozuk musluklara dönüşüyor
gözlerin. Peki kalbin ? Sanki ciğerlerin iki kötü adam, kemiğin de kalbine batan bir çuvaldız !
Dur bekle, daha değil, bahçeyi kim sulayacak diye söylenir beynin. Tüm acın toz olur bir anda.
İçten bir gülme tutar, miden taklalar atar. Az önce düşündüğün her şey absürt gelir sana.
Tutamazsın dudaklarını, ellerin bile kapatamaz o koca ağzını, gözyaşın vardır yine ama bu
sefer gülmekten ! Kulaklarına kadar uzanır o ağzın, normalde ''ya şimdi çirkinsem'' diye içini
yiyen düşüncelerin uçar gider. O gece de geçer, hem de güle güle geçer. Merak etme o yüzden.
En acı günler de diğerleriyle eşit sürede biter. Daha ne dikiliyorsun başımda ? Bu yazı da
bitti anlatacaklarım da. Ne dedim ben demin ? Ben çok susayanlar şu koca nehre atlamışsa
diye ellerinden tutayım diye buradayım. Kimsenin kurtulmak için iki dala ihtiyacı yok.
Sen git. Senin yolun epey uzun.
Kendini Öldürme(302-306)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder