SONSUZLUK
Geç oldu, perdeleri kapatıverdim. Yerler şimdi tozlu. Yarın silerim artık. Çünkü geç oldu.
Çekmeceyi usulca araladım. Uzun zamandır kullanmadığım şeyleri bir bir ayıkladım. Kimin olduğunu bile bilmediğim onlarca eşya vardı. Gözümde büyüdü kapattım çekmeceyi de, zaten geç oldu sonra toparlarım. Banyodan geliyor galiba hafif bir ışık süzmesi, kapatayım diye ayağa kalktım. Hazır gelmişken yüzümü yıkayayım dedim açtım musluğu, parmaklarımın arasından geçiyor buz gibi bir su. Oyalanırken zaman akıp geçmiş, zaten geç oldu ben yatayım artık. Şöyle uzattım kendimi yaylı yatağıma, baş ucumda da cam bir bardağın içinde mum. Bugün kötü bir gündü, dışarda hırçın bir yağmur kiremitleri, insanları uçuruyor. Yine yağmuru durduramadım, bu gece de kötü, aynı. Çıkaramadığım genç bir çocuk tıklattı kapımı, malum zilim çalışmıyordu. Onu tanımıyorum, ama içeri aldım. Olsa olsa on beş yaşından fazla olamazdı. Ben öksürmeye başlayınca bir endişelendi. ''Kafana takma, kendime hiç nazik değildim zaten'' diye çıkıştım ona. Biraz sinirlendirdim galiba onu, aklınca bana bir ceza vermek istedi, elimdeki sigaraya vurarak yere düşürdü. Çok üstelemedim, yerden bile almadım sigarayı. Gittik eskimiş kanepeme oturduk. Ona neden burada olduğunu sormadım, söyleyecek gibi de değildi. ''Bazen.'' diye başladım. Bana döndü ve ''Bazen ne?'' diye sordu. ''Her zaman, tahmin edebileceğin her anda, düşünüyorum.'' dedim. Bunda büyütülecek bir şey olmadığını, herkesin düşündüğünü söyledi. Bilmediğim bir şey söylememişti ama gülesim geldi işte. ''İnanıyor musun ?'' dedim. Aklına Tanrı geldiği için onu suçlayamazdım. ''Beni seven ne varsa inanıyorum.'' dedi ve az önce elimden attığı o iğrenç sigaralardan birine uzanmaya çalıştı. Bu sefer onun eline vuran bendim. ''Bir hayvan olmakta kararlıysan, dönüşmek için domuzdan daha istikrarlı bir hayvan seç, gökyüzüne bakabilen bir hayvan ol.'' dedim. Beni anlamışa benzemiyordu, anlamasına çokta gerek yoktu, belki de ben işin gösterişinden zevk alıyordum. Ondan üçüncü adımı atabilecek bir hayata sahip olmasını istediğimin farkına varamazdı. Göz alıcı olmasına gerek yoktu, hafif parlaması onun raflarda göze çarpması için yeterli olacaktı. ''En pahalı gözlükler... En pahalı gözlüklere sahip olsaydın bile her kötülüğü görüp engel olabilir miydin ?'' diye sordu. Kendi gözlüklerimi ona uzattım ve takmasını istedim. Çok gazete başında vakit geçirdiğim için benim gözlüklerimin numarası büyüktü ve o gözlüklerle görmesi mümkün değildi. İşte tam da bu yüzden gözlükleri taktığı gibi ona, ''Gözlük ne kadar iyi olursa olsun her gözlükten göremezsin.'' dedim. Olabildiğince sakin bir şekilde gözlüğü bana verdi, ona istediği cevabı vermediğim belli oluyordu. O gece bittikten sonra 2-3 hafta daha benim dairemde kaldı, onunla hiç nereden geldiği hakkında veya buradan gittikten sonra kiminle, nerede yaşayacağı, ne yapacağı gibi şeylerden konuşmadık. Böyle konularda meraklı biri değildim, kötü olmasa bile iyi olmayan bir geçmişe sahip olduğu aşikardı. Ben de konuyu hiç açmadım. Akşamları et ve sebze, öğlenleri patates ve makarna gibi yemekler yapardım. Tekdüze yaşam tarzıma karşı değildi, ya da karşıysa bile belli etmedi. Devamlı su içerdi, herhalde o var diye sırf su alarak bir aylık zarar ettim.
Ayrılık vakti geldiğindeyse pek bir şey söylemedi, evimdeki gazetelerden ilham almış olacak ki yazı
yazmaya karar verdiğini, uzak bir şehirde yaşayacağını ve kariyerine başlamak istediğini söyledi. Ona
aksini söylemedim, yapabileceğini hissediyordum. Yılda bir kere yazısını test etmek için ondan mektup
istediğimi söyledim, kartlarımı iyi oynamıştım, hiç bariz olmayan bir yalandı. Onu özleyeceğimi tahmin
edemezdi. Böylece gitti, gideli yarım yıl olmuyor. Biraz unutmamak, biraz da boş hissettiğim içindir
belki ama şu an bunları yazmak istedim. Sanki o 3 haftada bir hayatın sunacağı her şey vardı. Sanki
bir insanın deneyimleyebileceği her fikri, endişeyi, düşünceyi, bilgiyi ve eğlenceyi hiç enerji sarf
etmeden elde etmiştim. Öylece kapımdan giren bir çocukla beraber. Hakkında hiçbir şey bilmediğim
bir çocukla beraber. Bir insanın öğrenebileceği her şeyi öğrendim, hissedebileceği her şeyi hissettim
İnsan ve Evren(247-248) İnsan Ömrü(122-126) İnsan Hali(102-104).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder